-turkiye-de-kisa-vadeli-sermaye-hareketleri-adli-konferans-yogun-ilgi-gordu

Ekonomi Klubü tarafından düzenlenen ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şevki Özbilen tarafından verilen “Türkiye’de Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri”  adlı konferansa ilgi büyüktü. Prof. Dr. Şevki Özbilen, Türkiye ekonomisinde, 24 Ocak 1980 Kararlarıyla birlikte ortaya çıkan finansal ve ekonomik sorunlar günümüz gerçekleri ile analiz ederek, günümüzdeki  gelişmelerin temelinde yatan bir takım  ekonomik ve finansal gerçeklere de değindi. Prof. Dr. Özbilen şunlara değindi; “Bu gün, her şeyin temelinde yatan en önemli olgu para dır. Para, inanılmaz gücüyle ülkeleri yöneten ve yönlendiren en önemli maldır. Türkiye ekonomisi 24 Ocak 1980 kararlarıyla birlikte, büyük bir dönüşüm geçirerek liberalizme geçmiş, küreselleşme ve globalleşme süreci de, ekonominin sermaye hareketlerini, yapılarını ve süreç politikalarını değiştirmiş ve yeniden şekillendirmiştir. 1989 yılında 32 Sayılı Kanun Kuvvetinde Kararname ile tüm finansal işlemlerden devlet denetimleri kaldırılmıştır.  Bu dönem, Türkiye’de ekonomik ve finansal deregülasyonların başladığı dönem olmuştur. Bu dönemde, artan enflasyonun yanında, devletin iç ve dış borçlanmaya ağırlık vermesi üzerine, kısa vadeli sermaye hareketleri hızlanmış ve ülkeye büyük miktarlarda sermaye girişi başlamıştır. Sermaye girişlerinin artması, belki de Ekonomide süreklilik kazanan krizlerin kolay atlatılmasına yardımcı olmuştur.”Toplum tarafından da sürekli değinilen sıcak para kavramına da açıklık getiren Prof. Dr. Şevki Özbilen; “Sıcak para, yatırım yapmayan, istihdam yaratmayan, teknoloji getirerek, üretime yönelmeyen ve yalnızca girdiği ekonomide faiz kazanıp, geri çekilen bir paradır. Sıcak para, Türkiye’de yatırımcısına faiz-kur arbitrajı sağlarken, ülke ekonomisinde açık pozisyonun büyümesine neden olmuştur, olacaktır. Sıcak para konusu, Türkiye’nin gündemine 24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe konulan, liberal politikalarla girmiştir. Sıcak para, bu bağlamda iki önemli ayak üstünde durur: 1) Faiz-kur arbitrajı, 2) Cari açık.  Sıcak para, bu mekanizmayla girdiği ekonomilerde tipik makroekonomik ve finansal sonuçlara yol açar. Girdiği ülkeye hiçbir ekonomik faydası olmayan sıcak para, para birimleri arasındaki faiz farklarından yararlanarak karını artırır ve en ufak bir tereddüt gördüğünde ise hemen dövize çevrilerek, ülkeyi terk eder. Sıcak para, milli parada aşırı değerlenme yaratarak, dış ticaret açığına yol açar.Bir ekonomiye cari açığın üzerinde döviz girişi olursa, Merkez Bankasının fazla dövizi piyasadan çekmesi halinde, milli paranın döviz karşısındaki reel değeri artmaya başlar.  Bunun nedeni, döviz bolluğu karşısında kur artışının durması, hiç olmazsa kurdaki artış hızının yani devalüasyonun enflasyonun gerisinde kalmasıdır. Türkiye’nin sıcak parayla tanışması dönemi 1989-1993 yılları arasındadır. Bu dönemde, sıcak para girişi sayesinde ülkenin kapasitesi artmış, her türlü tüketim malının ithali serbest bırakılmıştır. Dış ticaretin serbestleşmesiyle birlikte, sıcak para girişi de serbest bırakılmıştır. Bu dönemde, T.C. Merkez Bankası sürekli olarak dövize müdahale etmiştir. İthal malları bollaşmış, fiyatlar düşmüştür.  Toplum bu hovardalığın faturasını kısa bir süre sonra işsiz kalarak, yoksullaşarak, döviz ve bankacılık krizlerinde parasını kaptırarak ödemiş olmasına rağmen halinden memnun ve önünde bu açılımı sağlayan liderlere müteşekkir olarak yaşamını sürdürmeye başlamıştır. Fakat, gerçekte ülkenin ihracat ve turizm geliri dışarıdan ülkeye akan ithal malları bedellerinin ancak bir kısmını karşılayabilmekte ve dolayısıyla dış ticaret açığı artmaktadır. Bu da ekonominin cari açık vermesine yol açmaktadır. Cari açık sıcak parayla, yani ülkeden her an çıkabilecek yabancı sermayeyle finanse edilmektedir. Artık, ülke ekonomisindeki dengeler bıçak sırtındadır ama kimse bunun farkında değildir. 1994 kriziyle Türkiye yalnız halkıyla değil, devletiyle de sıcak paranın acı yüzünü görmüştür. 1994’ten önce, Türkiye’deki sıcak paranın boyutları inanılmaz seviyelerde idi. Ekonomiye sıcak para girişi başlar başlamaz, dönemin hükümeti enflasyonla devalüasyon arasındaki makasın iyice açılmasına ve TL.’nin değerlenmesine büyük ölçüde izin vermiştir.2008 krizinden bu yana,  ülkemiz aynı kısır döngüyü yaşamaktadır” şeklinde konuştu.Konferans, soru cevap bölümüyle son buldu.

13.03.2015 |  Şırnak Üniversitesi